102 PALA ÖRTMESİ VE KINA GECESİ

 PALA ÖRTMESİ VE KINA GECESİ


Düğün merasiminin birinci günü sabahleyin damadın köyünden gelinler ve kızlar nagıl tabir edilen ve çeşitli renkli kumaşlarla süslenmiş çam ağacı ile gelinin evine hediyeler götürürdü. 

Aynı gün öğlen namazından sonra gelinin arkadaşları ve köydeki yeni gelinler, pala örtmesi adı verilen bir eğlence tertiplerdi. 

Pala örtmesi eğlencesi başlamadan önce gelinin sağ tarafında yeni bir gelin, sol tarafında ise en yakın arkadaşı iki rekât namaz kılarak namaz başörtüsünü gelinin kuşağının üstüne sararlardı. 

Tef eşliğinde biraz eğlendikten sonra gelinin akşam yapılacak kınası için saçları örülürdü. 

Kına gecesi akşam gelinin evinde yapılırdı. 

Gelinin bütün akrabaları ile kendi köyünün genç kız ve gelinleri, gelinin evinde toplanırlar ve tef çalarak ve türküler söyleyerek eğlenirlerdi. 

Damadın köyünden kına kutlamasına gelen gelinler ve kızlar o gece ayrı bir ilgi odağı olurlardı. 

Gelinin namazını kılan kişi sağdıç olur ve düğün bitene kadar gelinin yanından hiç ayrılmazdı. 

Sağdıç kız kardeşle eş tutulurdu. 

Daha sonra gelinin belinde sarılı olan namaz başörtüsü üzerine örtülerek gelin ortaya kına yakılmak için getirilirdi. 

Burada söylenen maniler kız tarafını ağlatırdı. 

Maniler eşliğinde tepsi içindeki kına ortaya getirilirdi. 

Dağdan kestim meşeyi,

Hani bu kızın döşeği,

Kızım kınan kutlu olsun,

Helvan çöreğin tatlı olsun. 

Dağdan kestim akça ağacı,

Hani bu kızın oklavacı,

Kızım kınan kutlu olsun,

Vardığın yerde dirliğin tatlı olsun. 

Dağdan kestim ardıcı,

Hani bu kızın sağdıcı,

Kızım kınan kutlu olsun,

Dirliğin hep tatlı olsun. 

Mani bittikten sonra kızın avucuna anneden gelen altın veya para konur, kına sürülürdü. 

Avuç içine konan altın veya para ömür boyu bereket getirsin diye gelinin sandığına konurdu. 

Ellerinin içi, parmaklarının yarısı ve ayakları kınalanır ve en yakın arkadaşı ile ana evinde son gecesini geçirirdi. 

KINA KUTLAMASI 

Kapıların frengimi sandın,

Beni onların dengimi sandın,

Anam, anam, ay anam,

Elleri dilleri bal anam,

Evimizin önündekini döngel mi sandın,

Bir kızını başında engel mi sandın,

Anam, anam ay anam,

Ağzı, dili bal anam.

Arpa ektinde bitmez mi sandın,

Beni bu evden gitmez mi sandın,

Anam, anam ay anam,

Her bir sözü bal anam,

Paran mı tükendi de sattın beni,

Giden bulutlara kattın beni,

Babam, babam ay babam,

Yüksek merdivenleriniz iniş olsun,

İşte ben gidiyim evleriniz geniş olsun,

Babam, babam ay babam,

Çalınan davulları çalmaz mı sandın,

Her tokmak bağrını yakmaz mı sandın,

Gelin almacıları gelmez mi sandın,

Babam, babam ay babam.

Atladım geçtim eşiği,

Sofrada koydum kaşığı,

Eyvah, eyvah ben anamdan ayrıldım,

Hem anamdan hem sılamdan ayrıldım.

Teperim, teperim anam tepe delinmez,

Çıkarım bakarım anam sıla görünmez,

Altı kardeştik anam altımız da ayrıldık,

Haktan emir geldi hep de ayrıldık,

Eyvah, eyvah ben anamdan ayrıldım,

Hem ana, hem baba, hem de kardeşten ayrıldım.

Cama çıktım anam çıram yanmadı,

Arkama baktım anam kimse gelmedi,

Kızım kınan kutlu olsun,

Vardığın yerde dirliğin tatlı olsun.

Saç ayağın bacağı yerden yücedir,

Kızım senin duracağın bu gecedir,

Kızım kınan kutlu olsun,

Vardığın yerde dirliğin tatlı olsun.


Geçmişten Günümüze Mengen ve Aşçılık / Aydın ERÇELİK / Fotoğraflar Hüseyin VARLIK 

Copyright © tüm hakları saklıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.