GELİN ALMA
Yarım saat içinde köy meydanı gelin almaya gidecek bembeyaz örtülere bürünmüş bazen yüze yakın atlı kadınlarla dolardı.
Bu arada damat da yeni elbiselerini giyerdi.
Fakat damat kendisi gelinin almaya gitmez vekâleten sağdıç gönderirdi.
Gelin alma kafilesi gelinin köyüne varınca atlardan inerdi, gelin alma kafilesinden kız olanları kızlar, gelin olanları gelinler karşılar birbirlerinin kollarına girerler ve beraberce neşe ve gülüşmeler içinde eve çıkarlardı.
Gelin almaya gelen gelin ve kızların yüzleri peçeli olur, kızlar peçelerini açmazlar fakat karşılayıcı kızlar bunlara peçelerini açmaları için ısrar ederler daha sonra peçeler açılır o anda kardeşlikler oluşur ve bu kardeşlik ömürlerinin sonuna kadar devam ederdi.
Gelin almaya gelen damadın babasını ve annesini gelin merdiven başında karşılar ve bolluk olsun diye kayınpederinin ve kayınvalidesinin üzerine buğday atardı ardından da gelin bir odaya kapatılırdı.
Gelinin evinde misafirlere şerbet ikram edilirdi, ortada bir tepsiye para konur ve her iki köyün gelin ve kızları karşılıklı olarak tepsinin etrafında oyunlar oynardı.
Bu arada kız evi misafirlerine yemek ikram ederdi.
Yemekten sonra oğlan tarafı kız tarafına artık biz gelinimizi istiyoruz derdi.
Gelin, köyün iki yeni gelininin kolunda odaya girer,
kayınvalidenin elini öper, boynunu kucaklardı.
Bu esnada kayın validenin sağında ve solunda bulunan damat tarafının akrabalarının elini öptükten sonra kayın validenin önünde diz çöker otururdu.
Bu sırada kayınvalide gelinin başına kıymetli bir başörtü örter, yakın akrabalarda geline hediyeler verirlerdi.
Bu arada gelinin başına bozuk paralar atılır ve bu merasimden sonra gelin geldiği gibi dışarı çıkartılırdı.
Bu merasimden sonra artık gelin alma davulları vurmaya başlardı.
Bazen gelinin erkek kardeşleri davul çalınmasına müsaade etmezlerdi.
Gelin almaya gelen kadınlar atlarına biner ve kız evinin önünde toplanırlardı.
En son kayınvalide atına biner, en gösterişli at gelin için ayrılır ve bu at da gelinin evinin avlusundan içeri girerdi.
Gelin ata bindirilmeden önce son kez anasının ve babasının elini öper ve kısa bir duadan sonra gelin de kendisine ayrılan ata binerdi.
Gelin tamamen kapalı, kırmızı telli ve pullu bir duvağa sarılı olarak evinin avlusundan erkek kardeşinin veya yakın akrabalarından birinin yardımı ile dışarı çıkarılırdı.
Bu sırada kızını uğurlayan anne ağıt yakmaya başlardı;
A benim yavrum,
Kabakları ektin de yemeden mi gidiyon,
Dağdan gelirdin gülerek,
Düğünden gelirdin süzülerek yavrum,
Gene gel kızım, kınalı kızım gene gel,
Telli duvağınla çıktığın evine bebelerinle gene gel,
Köyün dışına kadar gelinin erkek kardeşi ya da yakın akrabaları tarafından yedenen at burada sağdıca teslim edilir ve atlı kafile davul zurna takımının eşliğinde damadın köyüne doğru coşkulu bir şekilde yoluna devam ederlerdi.
Bu arada gelin alma heyetinden bazı kişiler damat kaza geçirmiş, merdivenlerden düşmüş, ağaçtan düşmüş, ayağını kırmış ya da kolunu kırmış, ya da damadın başka sevdiği varmış ona kaçmış diye gelini kandırırlardı.
Damadın köyüne yaklaşıldığı sırada damada bir müjdeci gider ve damat gelin alma halayını kendi köyünün sınırlarında karşılar, evin avlusuna girince bizzat gelini attan indirir, koluna girerek kendisine tahsis edilen odanın kapısına kadar çıkarır ve burada başına bozuk paralar saçardı.
Yatsı namazı kılındıktan sonra köyün erkekleri damadı dualar ederek gerdeğe sokarlardı. Sabah olunca damat sağdıcı ile birlikte köydeki bütün evleri dolaşır büyüklerin ellerini öperdi.
Daha sonrada gelini de yanına alır ve gelinin baba
evine giderek onlarında elini öperdi. O gün damat gelinin babası kayınpederden
söyletmelik alırdı, söyletmelik olarak tarla, hayvan ya da altın verilirdi.
Geçmişten Günümüze Mengen ve Aşçılık / Aydın ERÇELİK / Fotoğraflar Hüseyin VARLIK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.